top of page

Bank'o

  • YouTube

Bir sahte belgesel (mockumentary) olarak kurgulanan Bank’O: Bir İş Hikayesi, 6 bölüm halinde 2021’in Haziran ve Temmuz aylarında, belirli aralıklarla, Yaşayan Tiyatro’nun Youtube kanalından yayınlanmıştır. Ürün, sinema/televizyon alanına dair bir tür olan mockumentary’nin özelliklerinden birçok unsuru barındırmaktadır. Grubun, tiyatroya dair deneyimleri kamera karşısındaki performanslarla iç içe geçerek yeni boyutlar kazanırken, ortaya çıkan ürünü tanımlamak oldukça zor olmuştur. Ancak şimdilik tiyatro sanatından beslenen video performans çalışması (Açıkdeniz, 2020) diyebiliriz. 

 

Bank’O: Bir İş Hikayesi’nde, bir belgesel ekibi Koronavirüs’ten etkilenen iş sektörlerini ele almaktadır ve bizim izlediğimiz seride de online/evden çalışma düzenine geçen bir banka şubesinde yaşananlar ‘belgelenmektedir’. Bankanın yenilikçi müdürü, teknolojinin de imkanlarından faydalanarak, yeni bir çalışma modeli geliştirmiştir. Bu modelde çalışanlar, mesailerini kamera karşısında tamamlamakta ve tüm molalar, egzersizler vs. belli bir plana göre gerçekleşmektedir. Şube müdürü belgesel ekibine ilk röportajını verirken bölge müdüründen işten birini çıkarması gerektiğini bildiren bir telefon alır. Şube müdürü bir süre işten kimi, nasıl çıkaracağına birtakım kaygılar dolayısıyla karar veremez. En sonunda en ‘adil’ ve ‘meşru’ yöntemi bulur. 

Bir topluluğun, bir karara varırken topluluktaki kişilerin ortak bir karar alması ya da topluluk üyelerinin karar verme sürecine katılması olarak tanımlanabilecek olan demokrasinin birçok tanımından ve türünden söz edilebilir. Bununla birlikte demokrasi kelimesine genellikle, demokrasinin ideal formunu belirten bir sıfat eşlik eder: Doğrudan, temsili, katılımcı, özgürlükçü vs. (Gentile, 2017). Özellikle 18. yüzyılda yeni bir form kazanan ve günümüze kadar farklı süreçlerden geçerek gelen demokrasinin günümüzdeki versiyonu ile icat edildiği yer olarak kabul edilen antik yunandaki versiyonu arasında nasıl farklar vardır? Günümüzde insanlar yönetim ve karar alma süreçlerine ne kadar katılabilmektedir? 

Popülist liderlerin özellikle son yıllarda giderek artması, demokratik yönetim sistemlerinde halkın karar verme aşaması olan seçime ve seçim öncesindeki propaganda süreçlerine daha yakından ve eleştirel bir gözle bakmak, toplumsal yaşamda alışılagelmiş olan demokratik süreçlere dair yeni bir bakış açısı kazandırabilir. Popülizmle birlikte insanların kutuplaşmasının ve böylece çok daha kolay manipüle edilip yönlendirilebilen kitlelerin giderek daha da büyümesinin sebebi, kendisinden sürekli övgüyle söz edilen demokrasinin ta kendisi olabilir. Kalabalıklaşan insan nüfusuyla birlikte, demokrasi, insanları manipüle etmenin meşru bir aracı haline geldiği söylenebilir. Çoğunluğu arkasına alanın kazanacağı bir karar alma süreci haline gelen demokraside, taraflardan daha kalabalık olanı, yani topluluğunun üstün menfaati uğruna bireyselliğinden vazgeçmiş, iradesini teslim etmiş, birbirine benzeyen tektipleşmiş insanların bir araya toplandığı taraf ve/ya bu tarafın desteklediği parti/lider kazanacaktır. Bu noktada teslim/temsil, irade/idare kelime çiftlerinin aralarındaki bağlantılara ve ilişkilere dikkat çekmek faydalı olabilir. Temsili demokraside yönetime katılmak isteyen her bir birey iradesini teslim eder ve böylece kendisi ve kendisi gibi daha birçok kişiyi temsil edenler tarafından idare edilir. Ve böylece bir iradesini temsil etmişler topluluğu (amiyane tabirle iradesizler yığını), kitleler ya da daha tanıdık bir ifadeyle ezici çoğunluk meydana gelir. İradesini teslim edenler bir çoğunluk oluşturarak temsil edilebilirken (en azından görünüdürde), iradesini teslim etmeyenler ya da daha seçici davrananlar bir çoğunluk oluşturacak şekilde bir araya gelemezler, böylece temsiliyet oranları düşer. Popülizmle birlikte hemfikirler yığını, hemfikir olmayan, kendi rengiyle var olmaya çalışan çoğulcu yapıya egemen gelir ve kendi renksizlikleri yetmiyormuş gibi o çoğulcu yapıyı da renksizleştirmeye çalışırlar. Demokrasiye dair ileri sürülen bu negatif özellikler, demokrasinin özünde mi vardı yoksa zaman içinde demokrasinin deforme olmuş bir halinden mi bahsediyoruz? Kesin bir cevap vermek zor. Ancak daha belirgin olan şu ki, herkese eşit söz hakkı verme iddiasında olan demokrasi, gücü kitlelere ve dolayısıyla da kitlelerin takipçisi olduğu kişi veya kişilere vermiştir.

 

OYUNCU KADROSU

Almıla Hilalsu Dindar, Barış Özhekim, Berra Nur Beşir, Berrin Toga, Buse Uysal, Cem Köysu, Ceren Nur Ceylan, Deniz Güngör, Dilan Ataibiş, Doğancan Demir, Ecem Durgut, Elif Göver, Emine Asena Kılıç, Enes Arslan, Ezgi Gümüş, Fatoş Kıyga, Furkan Kaya, Irmak Eda Davulcu, İrem Sanin, Mert Berk, Osman Efe Göre, Polen Su Tören, Rümeysa Akbaş, Semiha Demir, Serdar Demir, Yaren Turan, Zeynep Açıkgöz

METİN DÜZENLEME VE REJİ

Buse Uysal, Doğancan Demir, Furkan Kaya, Osman Efe Göre, Polen Su Tören, Semiha Demir, Serdar Demir

VİDEO MONTAJ VE SES DÜZENLEME

Berra Nur Beşikçi, Doğancan Demir, Enes Arslan, Osman Efe Göre

PROJE DANIŞMANI

Hakan Sezerel

1. Bölüm afiş.png

©2024 by Yaşayan Tiyatro

bottom of page